Her gelişen olayın arka planında ki niyet çok önemlidir. İnsan; istedikten sonra yapamayacağı hiç bir şey yoktur. Yeter ki istenilen şey; kalbi duygular içinde, samimi bir şekilde istenilsin, ulaşılması istenilen hedef belirlensin. İstemek; başarının yarısıdır. Diğer yarısı ise başarabilmek için gayret göstermektir.

        Virüs nedeniyle sokağa çıkmanın yasak olduğu bir gündü. Bir kadın beni aradı. Samimiyeti ve istediği şey oldukça yürektendi. Söylediği her bir kelime, yaşadığı her bir zorlu hayat şartları beni etkiledi. Güzel hasletiyle samimi bir şekilde anlatıyordu. O anlattıkça ben kendimden utandım, yüreğim ağladı, kalbim sızladı. Kendi kendime, ' Yaşanan bu kadar olumsuzluklar nedeniyle bu ülke hala ayaktaysa; böyle samimi insanların varlığından ayakta kalmaktadır' diye düşündüm. Ki haklıydım da.... Dedik ya; samimi istek, insanı hedefe ve başarıya ulaştırır. Samimi olmadıktan sonra; hangi imkana sahip olursan ol; mutluluk adına başaracağın hiç bir şey olmaz.

        Bana ulaşan bu kadın, ' Mustafa Bey, bana mağdur bir aile önerebilir misiniz?' diye başladı söze.  İçten ve yürekten konuştuğu belliydi. Kendisine, ' Mağdur aileyi ne yapacaksınız; ona göre yönlendirme yapabilirim?' diye sorduğumda verdiği cevap beni derinden etkiledi. Böyle insanların var olması; toplumun varlığını güçlendiriyor. Böyle insanların samimi bakışı, üzerimize gelecek musibetlere set oluyor; garibanların yüzü gülüyor, güzellikler kısmen de olsa yaşanmış oluyor.

        Kadın anlatmaya başladı.

        'Benim beş evladım var. Babaları hayatta değil. Ben, gündelikçi olarak çeşitli yerlere temizlik işlerine  gidiyorum. Yokluğun ne olduğunu biliyorum. Mağduriyetin ne olduğun en zirvede yaşayanlardanım. 60 yaşıma rağmen gece-gündüz demeden apartmanlarda merdiven siliyorum; ev-ofis temizliği yapıyorum. Ancak, bu benim bir başkasına yardım etmeme engel değildir. Herkes, imkanları dahilinde yardım etmekle sorumludur. Ben her gittiğim temizlik sonrası elde ettiğim kazancımdan,   10 lira kenara koyarak,  toplam 200 lira biriktirdim. Bunu bir mağdur aileye vermek istiyorum..."dedi.

        Samimi bir şekilde anlattığı şeyler karşısında,  ben ağlıyordum. Her bir cümlesi dokunuyordu kalbime. Kalbim ağlıyordu. Samimiyet... Niyet... Hedef...  Bu üç unsur olduktan sonra başarı gelmez miydi?  Samimi bir şekilde bir mağdura yardım etmeyi planlayan insan; sonunda hedefe ulaşır. Ulaşmıştı da .

        Yürekli bu kadının bu samimi ve içten düşüncesi karşısında oldukça etkilendim. Keşke, imkan sahibi olan her bir insan; imkanları dahilinde 'insanlık' adına bir çalışmada bulunabilse....  Keşke her bir varlık sahibi insan; sahip oldukları derecede insanlara yardımcı olabilse... Yokluk içinde var olmaya çalışan insanları keşke görebilsek... İnsan, yardım ettiği derecede insandır. İnsan; mutluluklara dokunduğu kadarıyla insandır. İnsan; yüreğinde güzellik barındırdığı kadarıyla insandır. İnsanın insanlığı; kimi zaman bir mağdura; kimi zaman bir canlıya; kimi zaman doğaya; kimi zaman bir toplumsal olaya 'güzellik' adına dokunduğu ile ortaya çıkar.

        Tıpkı 'imkansızlıklar' içinde 'imkan' oluşturan bu güzel niyetli kadın gibi. O bir anaydı... Hem de 5 çocuğuna bakmak zorunda kalana anne... O bir hayır severdi... Ama yaptığı güzellikle de, 'örnek insan' vasfını kazanmış bir İnsandı. İşte böyle yürekli insanların eli öpülür.

        Böyle güzel düşünceli insanların sayısının artması; toplumda güzelliklerin artmasını sağlar.