SON DAKİKA
Hava Durumu

17 YILDIR SİZLERLEYİZ…

Yazının Giriş Tarihi: 14.08.2022 20:15
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.08.2022 20:15

15 Ağustos 2006 Salı günüydü.

Gazetemizin ilk sayısıyla halkımızın karşısındaydık.

Mutluyduk.

Onurluyduk.

Gururluyduk.

İlk sayımıza belki dakikalarca inceledik.

Bir arkadaşımız ‘hadi hayırlı olsun. Bakalım nereye kadar götüreceksiniz bu kervanı ?’demişti bize.

Biz de kendisine ‘hayırlı olsun’ temennisinden dolayı teşekkür etmiş; ‘Allah’ın izniyle bu kervan yürüyecek’ demiştik.

Yürüdük.

Dağları düz; geceleri, gündüz ederek.

Ve bu gün 17. yılımızın ilk sayısı ile huzurlarınızdayız.

Yine onurluyuz.

Yine gururluyuz.

Daha dün gibi hatırımdadır;

Gazetemiz yayın hayatına başladıktan bir-iki ay sonrasıydı. Bir yetkili gazetemizin yönetim binasına gelmişti. Hoş-beş sohbetten sonra bize, “Ben sizin bu işi yapacağınıza ilk önce inanmamıştım. Bana, sizinle ilgili çok farlı şeyler söylemişlerdi. Birilerinin gazına geldim, size cephe aldım. Yanıldığımı şimdi fark ediyorum. Siz bu işi becerirsiniz..” demişti.

Evet, bizim hakkımızda ne demediler ki;

Kimlerden destek aldığımızı iddia etmediler ki.

Tehditler.

Teyakkuzlar.

Mahkemeler.

Sövmeler.

Devletin ilgili makamlarını üzerimize göndermeler.

Bağırmalar.

Çağırmalar.

Reklam veren firmaları tehdit etmeler...

Daha neler neler… Bu ‘neler, neler’ dediğimiz şeyleri burada anlatmaya kalksak, inanın onlarca sayı gazete çıkarmam gerekir.

Ancak, bizim bir davamız vardı.

İdeallerimiz, hayallerimiz, gerçekleştirmemiz gereken hedeflerimiz vardı.

Bu ideallerden dönmeyi, döneklik olarak değerlendirdik.

Yılmadık.

Yıkılmadık.

Necip Fazıl Kısakürek’in ifadesiyle, ‘Geçmişe takılmadık, ileride ki hedefe koştuk’

Biz koşarken, birileri elbette yolumuza diken koyacaktı.

Konulan dikenleri, gül bildik.

Yolumuza konulan setleri, düz ettik.

Çileyi, kaderimiz bildik.

Geceleri gündüz, yokuşları düz yaptık.

Güzelliklerin karşısında kadife olmasını bilirken, haksızlığın karşısında da çelik gibi durmasını, duruşların en kutsalı kabul ettik.

İftira attılar, ortalığı bir birine kattılar.

Biz ise ‘…Kervan yürür’ atasözünü kendimize şiar edindik.

Yıldırmak isteyenlere karşı daha ‘cesaretli’, yıkmak isteyenlere karşı daha ‘mukavemetli’, susturmak isteyenlere karşı daha ‘dirayetli’ olduk.

Hiç bir zaman basitleşen insanların seviyesine biz inmedik, onları seviyemize çıkarmaya gayret gösterdik.

Haksız bir menfaat elde edenlerden olmadık. Menfaat için eğilen baş, bükülen bel, susturulan dil asla olmadık.

‘Satın alınmayacak kadar paha biçilemez kalemimiz vardı’ kıymetini bildik. Kalemimizi asla satmadık.

... Ve birileri bizden çok rahatsız oldu, oldular. Çünkü biz;

Haksızlıkların karşısında çelik olduk.

Hak ve adalet ölçüsünde hiçbir eleştiriden kaçınmadık.

Düzenin düzenbazlarının oyununu bozduk.

Dönemin döneklerini, deşifre ettik.

Kasalarını dolduran köşeliklere; engel olmaya çalıştık.

Ağa-paşa diye, boyun eğmedik hiçbir kimseye.

Dik durmasını, dik dururken de onurlu kalmasını bildik.

İtibarımızı sarsacak hiçbir şeye imza atmadık.

Haksız kazanç sağlayanların karşısına çelik gibi dikilmesini bildik.

Doğru düşünce, iyi niyetli faaliyet, halisane tavır karşısında ise kadife gibi yumuşak olmasını bildik.

Yanlış yaptıysak da özür dilemesini bir erdemlilik olarak kabul ettik.

İşte bu nedenlerden dolayı bizden rahatsız oldular. Olsunlar. Daha da olacaklar. Çünkü benim şiarım şudur:

‘YORGANDA ONURSUZCA ÖLECEĞİME, URGANDA ONURLU BİR ŞEKİLDE SEVE SEVE CAN VERİRİM’

İşte budur benim felsefem.

Ve bu anlayışa şu hakikatte eklenince, hiç bir güç bu inancı inanın alt edemez:

Kula kul olmak için atılmadık meydana,

Yalnız Hakk’a hakikate secde ederiz.

Nasıl girmişse dava sahipleri zindana.

Biliniz ki davamız için bizde gireriz.

Bizim davamız, Vatandır. Millettir. Bayraktır. Mukaddesattır. Bundan başka hiçbir şeyi değer olarak bilmedik, bilmeyiz de. Haykırışımız, marşımız, sevdamız, şiarımız şu oldu:

Alnımızın akıyla girdik 17. yılımıza,

‘Durmak yok’ yürüyoruz yolumuza.

Konulan engelleri düz eder, koşarız.

Hedefe varmak için sel olur, coşarız.

Hep dediler bize, sus-sus-sus!

Susulur mu, varken bunca namussuz?

Bizim mücadelemiz, hak bilmez başlarla.

Ölsek dahi bu mücadelemizden dönmeyiz.

İşte felsefemiz, işte hedefimiz, işte mücadelemiz budur… Bu mücadeleden ve bu azimli duruştan bir adım geri atmak, bu millete ve kendi bildiğimiz doğrulara karşı olmak demektir. Bildiğimiz doğrular, ilk önce Hakk’ın terazisinden geçer, sonra halkın değerlerinden.

Biz biliyor ve inanıyoruz ki, bu gün Körfez’in değil, Kocaeli’nin en önde gelen gazetelerinden biriyiz. Yaptığımız her haber, gündeme getirdiğimiz her bir konu, muhakkak suretle takip edilmekte; yapılması gereken bir şey varsa, ilgililer tarafından gereği yerine getirilmektedir.

Ki, buna bütün okuyucularımız şahittir. Hiçbir yayınımız yoktur ki, ‘BİZ GÜNDEME GETİRDİK, YETKİLİLER GEREKENİ YAPTI’ diye bir haberlerimiz olmasın… Bundan daha gurur verici, bundan daha güzel bir hizmet olabilir mi?

Biz, kendimizi ve ‘neden gazete çıkardığımızı’ biliyoruz. Ve biliyoruz ki, halka hizmet, Hakk’a hizmettir. Bu düşünceye inanan insanı, hiç bir düşünce ve güç engelleyemez, zarar veremez.

Bu gazete, Osman Yüksel Serdengeçti’nin dediği gibi, “Vatan-millet-mukaddesat sevdalı’ olanların desteği ile gücüne güç katan bir gazetedir.

Ve yine biliyoruz ki Körfez bize dar… Bir gün ‘Dar gelen Körfez’den kurtulup, daha geniş kitlelere Allah’ın izniyle ulaşacağız.

16 yıllık yayın hayatımızda bizlere destek veren, siz değerli okurlarımıza ve dostlarımıza teşekkür ederiz… Nice nice mutlu ve huzurlu ve başarılı yarınlara hep birlikte ‘merhaba’ demek, bizlerin en güzel dileğidir…

Selam olsun ‘yarınlar bizim’ diyen güzel yürekli dostlarımıza

Selam olsun; bizimle dün olduğu gibi yarında yürüyecek olan güzel yürekli insanlara…

Selam olsun; her daim yanımızda bulunan siz değerli okurlarımıza…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    Yorum Ekle
    Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
    Yorumlar
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.