SON DAKİKA
Hava Durumu

 KONFORUN GÖLGESİNDE SOLAN DEĞERLER

Yazının Giriş Tarihi: 03.12.2025 17:43
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.12.2025 17:43

Günümüz dünyasında “özgürlük” kavramı, bireyin sınır tanımaksızın arzu ettiği hayatı yaşama hakkı olarak yüceltiliyor.

Ancak bu sınırsız özgürlük arayışı, beraberinde derin bir değerler aşınmasını getiriyor. Özellikle inanç dünyamızda, “Allah yolundan ayrılmak” olarak özetlenebilecek bu savruluş; helal ve haram sınırlarının bulanıklaşması, rahat bir yaşam sürme uğruna kolayca taviz verilmesi gibi tehlikeli sonuçlar doğuruyor.

Kendi kendini kandırmanın zirvesi ise, bu tavizkar yaşam biçiminin yine “özgürlük” adı altında meşrulaştırılmasıdır.

NEFSİN KONFORU

İslam, hayatın her alanını kuşatan bir nizam sunar. Müslüman pusulası helal ve haram dairesidir. Ancak modern tüketim kültürü, haz ve anlık tatmin odaklı yaşam biçimiyle bu pusulayı şaşırtıyor. Kolay kazanç yolları, şüpheli ticari ilişkiler ve lüksün teşviki, manevi filtrelerimizi zayıflatıyor. “Nasıl olsa bağışlanırız” kolaycılığıyla, helal lokma hassasiyeti yavaş yavaş kayboluyor.

Bu durum, yalnızca kişisel bir günah olmanın ötesine geçerek, toplumsal ahlakı ve güveni de derinden sarsmaktadır. Maddi konfor, manevi konforun önüne geçince, Allah’ın koyduğu sınırlar önemsizleşiyor.

MARKA ESARETİ

Bizi biz yapan en temel bilinç, “Aileyi yaşat ki, ümmet yaşasın” düsturudur. Oysa bugün, ailenin çekirdeği lüks tüketim ve gösteriş hırsıyla erozyona uğruyor.

Çocuklarımıza markalı giysiler giydirerek, onlara “ayrıcalıklı” bir yaşam sunma çabası; aslında nefsin ve riyanın doyurulmasından başka bir şey değildir. Bu, kazanç haram mıdır. Değil midir sorusundan önce, bu lüks gereklimidir sorusunun unutulmasıdır. Aileler, birbirine sahip çıkmaktan çok, toplumsal statü yarışına odaklanmıştır.

Sonuç olarak, bu durumda ümmet bilinci yara alır, çünkü temel yapı taşı olan aile, dünyevi arzuların baskısı altında özünden uzaklaşmıştır.

İNANÇTAN UZAKLAŞMA VE ÖZGÜRLÜK YANILGISI

Tüm bu tavizlerin ve lüks arayışının faturasını en ağır ödeyen, İNANÇ oluyor. Önce inançtan gelen kuvvetli bağlar gevşiyor, ardından İslam’ın emir ve nehiylerinden (Yasak) uzaklaşılıyor.

Bu kaçış, “bireysel seçim” ya da “özgürlük” kılıfıyla örtülüyor. Oysa Allah’ın emirlerine uymak yerine kendi nefsinin peşinden gitmek, gerçek özgürlük değil, nefsin esaretidir.

Gerçek özgürlük, haramın zincirlerinden kurtulmak, helal dairesinin içinde huzur bulmaktır. Lüks hayatı özgürlük sananlar, aslında kendi değerlerine yabancılaşmış, dünyeviliğin pençesine düşmüşlerdir.

HESAP GÜNÜ GELMEDEN KENDİNE DÖNÜŞ

Bireysel rahatlık için verilen her taviz, sadece o kişiyi değil, aile ve dolayısıyla tüm ümmeti etkilemektedir. Özgürlük, sorumsuzluk değildir. Helal ve haram bilincini kaybetmek, sadece bir fetva meselesi değil, kalbin ve vicdanın kirlenmesidir.

Toplum olarak bu derin uyku halinden uyanmalı, konfor alanlarımızı sorgulamalıyız. Gerçek kurtuluş, markalarda ve lüks yaşamda değil; imanın sınırlarında kalma cesaretinde ve “Aileyi yaşat ki, ümmet yaşasın” bilincine yeniden sahip çıkmakta gizlidir.

3/11/2025 Necati KONAKCI

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    Yorum Ekle
    Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
    Yorumlar (0)
    google-site-verification=CzWYeDolIkRX-_VevWsC8kOwDS0VIUnRa0dCFUBRGDM
    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.