SON DAKİKA
Hava Durumu

KUTSAL GÖREV

Yazının Giriş Tarihi: 28.02.2021 08:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.02.2021 08:05

   

        Bir şeyde başarılı sonuç elde edebilmek için; öncelikle 'iyi niyet' , 'gayret' , 'samimiyet' ve 'inanmak' gerekir.

        Niyetin iyi olmadığı, gayretin içinde yer almadığı; samimiyetin zirve yapmadığı, inancınızın kavi olmadığı hiç bir şeyde başarı elde etmek mümkün değildir.

        Niyeti halisti; samimiydi; vatan-millet-mukaddesat sevdalı; yüreği ve gönlü,  'kutsal değerlerle' coşmuş bir insandı O.

        'Bir şeyler yapmayım!..' diye düşündü ilk önce... Bir şeyi başarmak için, bir yerden başlamak gerekiyordu. Bu yüzden en uygun ortam; içinde yaşadığı köyüydü. Muhtar olmaya karar verdi. Köyüne muhtar olacak; hem köyüne hizmet getirmek için gayret gösterecek; hem de 'sen yapamazsın' , 'Sen kadınsın' denilen baskıları boşa çıkaracaktı. Bu kararı verdiğinde en yakınları bile, 'kadınsın' diye karşı çıktılar, hedefe ulaşmaması için var güçleriyle çalıştılar. Samimi, iyi niyet  düşüncesi içinde yola çıkan ve henüz 30'lu yaşlarda ki bu kadın, 'Ben varım' dedi ve kararlı duruşunu gösterdi. Seçim sürecinde verdiği 'olumlu vaatler' , 'sergilediği dik duruş' ve 'gösterdiği gayret' neticesinde köyüne muhtar seçildi.  

        Muhtar seçildiği günden itibaren , köyüne çok önemli hizmetler kazandırdı; kazandırdığı hizmetlerle sadece köylülerin değil, bütün yöre insanının gönlünde taht kurdu, her yerde, 'örnek muhtar' olarak gösterildi.

        Yaptığı hizmetler, gösterdiği gayretler neticesinde özellikle devlet erkanı tarafından tanındı; takdir edildi.  Resmi kurum müdürleri başta olmak üzere herkes; muhtar hanımın güzel hizmetlerine şahit oldular. Dün kendisine , 'Sen kadınsın, muhtarlık yapamazsın' diyenler  yapmış olduğu başarılı muhtarlığı gördüklerinde mahcup oldu; bir süre sonra kabullendiler.

        Bir gün kendisine bir telefon geldi. Gelen bu telefon, yapılan hayırlı hizmetlerin, zirveye ulaşması adına seyrini değiştirdi. Yapacağı hayırlı hizmetler; sadece içinde yaşadığı Kütahya'ya değil; bütün ülke geneline yayıldı dalga dalga... Hizmetleriyle her daim var oldu; ancak isminin ön plana çıkmaması, gizli kalması için elinden gelen gayreti gösterdi. Hizmette hep önde oldu; mütevazi ve hanımefendi kişiliği nedeniyle,  övülmekte, takdir edilmekte hep geri durdu. Hiç bir zaman 'ben yaptım' demedi.

        Telefon,  Mardin Dargeçit'ten gelmişti kendisine. Arayan rütbeli bir askerdi. Daha önce Kütahya'da vazife yapmış, tayini ise Mardin Dargeçit'e çıkmıştı. Muhtar Hanıma telefon açan rütbeli bu komutanın,  görev yaptığı karakolda, vazife yapan 3 askerimiz,  hain PKK terör örgütü tarafından şehit edilmişti. Karakolda vazife yapan Mehmetçik, şehit olan askerlerimiz adına karakolun içinde kütüphane kurmaya karar vermişler,  bu kütüphaneye konulacak kitap temini için ise muhtar hanımı aramıştı komutan. Her daim güzel olandan yana var olan; yaptığı hizmetlerle gönüllerde taht kuran Muhtar Hanım, 'şehit' adını duyarda, hiç  durur muydu? Tereddütsüz bir şekilde 'kitaplarınız benden' diyerek çalışmaya başlar. İhtiyaç duyulan kitaplar kısa sürede tamamlanarak Mardin Dargeçit Karakolu'nda  kurulacak olan ve  şehitlerin  ismini taşıyacak  kütüphaneye gönderir.

        Bu güzel ve hayırlı çalışma; Muhtar Hanım'ın hayatını değiştirir. Bu çalışma sonrasında,  yapacağı çalışmalar ve gösterdiği olağan üstü mücadele,  ülke geneline yayılmaya başlar.  

        Nasıl mı?

         Mardin Dargeçit'e kitap toplayarak, göndermesinden  sonra,  çevresinde ki insanlar, 'Bir de Kütahya'da şehitlerimiz adını taşıyan kütüphane kur!..' diye talepte bulunurlar.  'Şehit' adına yapılacak çalışmalar olunca Muhtar hanım için; geceler gündüz, yokuşlar düz olur.  Kütahya'da bir  şehit adına kütüphane kurmak için, çalışmaya başlar. Bu düşüncesini ve yapacağı çalışmayı anlatmak ve izin almak amacıyla mülk-i erkanın huzuruna çıkar.

        -Efendim, ben bir şehit adına kütüphane kurmak istiyorum. Kütüphaneye verilmek üzere bir şehit ismi belirler misiniz?'  der.

        Mülk-i erkan, muhtar hanımın bu talebi karşısında hem şaşırır; hem mutlu olur. Ancak, ani bir istek karşısında hazırlıksız olan devlet kurumunda ki mülk-i amir, ' Siz de bir çalışma yapın, bizde bir çalışma yapalım ve iki gün sonra,  kütüphaneye adı verilecek bir şehit ismini belirleyelim ve karar verelim' diyerek iki gün sonra Muhtar Hanım'ın tekrar kendisine gelmesini ister.  Muhtar hanım, mülk-i amirin huzurundan ayrılır.

        Muhtar hanım,  mülk-i amirle görüştüğü günün akşamı bir rüya görür.  Sadık bir rüyadır bu. Hayatını etkileyen, çalışmasına yön veren; kendisine görev verilen bir rüyadır bu.  Rüyasına bir şehit askerimiz gelir.  Asker kendisine bir Türk Bayrak'ı hediye eder. Kendisine hediye edilen Türk Bayrak'ını Şehit elinden alan muhtar hanım, Türk Bayrak'ını öper ve 'Emanetin, emanetimdir' der ve kabul eder.  Bu rüya kendisini çok etkilemiştir.

        Rüyanın tesiri üzerinden atamayan Muhtar Hanım,  kurulacak kütüphaneye verilecek olan şehit ismini öğrenmek amacıyla,  iki gün sonra, belirtilen saatte  valiliğe tekrar gider.  Valilikte kendisinin önüne bir dosya konur. Dosyanın içinde ise bir de resim vardır.  Muhtar Hanım'a, 'Kuracağın kütüphaneye bu şehidimizin ismini verelim' denir. Dosyayı alan Muhtar hanım, içinde ki resmi görünce şaşırır. Teri, tenini sarar. Gözlerinden iki damla yaş dökülür. Adeta şok olur; rengi değişir.  Muhtar Hanımın bu geçirdiği şoku gören valilikte ki mülk-i amir, 'Hayırdır muhtar hanım' diyerek; muhtar hanımda ki değişikliği sorar ama geçirdiği şokun etkisiyle  dili tutulur; cevap vermesi adeta imkansız hale gelir. Sadece 'tabi ki efendim' demekle yetinir ve oradan ayrılır.

        Muhtar hanımın, kendisine verilen dosyanın içinde ki şehit resmini görünce şok geçirmesine; etkilenmesine neden olan durum neydi? Esas soru buydu.  Bu sorunun cevabı; yarınlara ve yarınlarda ki hizmetlerine ışık tutacaktı. Öyle de oldu.

        Valilikte 'Bu şehidimiz adına kütüphane kurabilirsin' diye gösterilen resim ile bu olaydan  iki gün önce muhtar hanımın  rüyasına gelen ve kendisine 'Türk Bayrak'ı veren şehit aynı  kişiydi yani aynı şehitti.

        Muhtar hanım suskun ve bir o kadarda şaşkındı.  Ve bu durum karşısında önemli bir karar verir:  'Bana şehidimiz bir görev verdi. Bu görevi yerine getirmeliyim. Bu bir vazifedir' diyerek yola koyulur. Ve rüyasına gelen şehit adına kütüphane için kitapları temin eder; kütüphanenin içinin tefrişatını gerçekleştirir ve kısa bir süre içinde kurulumu tamamlanır. Bir süre sonra ise, protokol mensupları ve vatandaşların katılımı ile bu şehit kütüphanesi hizmete açılır.

        Kutsal bir görev ile görevlendirilen, yüreği vatan-millet-mukaddesat sevdası ile dolu olan;  hiç bir şeyin önünde eğilmek nedir bilmeyen,  ancak kutsal değerlerin önünde dört büklüm duran yüreği -gönlü- kalbi güzelliklerle dolu bu hanım  durur muydu?

        Elbette durmazdı.

        Bir telefonla yola koyulan; rüya ile kutsal görevle görevlendirilen,   hasleti özel bu kadın; şimdi sekiz farklı şehidimiz adına kütüphane kurdu. Açılışını yaparak hizmete girmesini sağladı. Ülke genelinde şehitler adına kurulan onlarca kütüphane için binlerce kitap tedarikinde bulundu. Gecesini gündüzüne katarak; her türlü sıkıntıları göğüsleyerek bu kutsal görevi yerine getirmek için var gücüyle çalışmaya da devam ediyor.

        'Onlar bizler ve bu vatan için toprağa düştüler; şehit oldular, bize onların ismini yaşatmak düşer. Şehitlerimiz için ne yapsak, hakları hiç bir zaman ödenmez' diyerek, varlığını bunlarla var etmeye çalışan bu kadın; hizmette önde olmasına rağmen; isim olarak hep geride durmayı seven yüce gönüllü bir şahsiyettir. Hizmetleri nedeniyle herkesi saygı duyması gereken bir değerdir.

        O, yüce gönlü ve kalbi ile, gece-gündüz demeden, kar-kış bilmeden, kimi zaman hiç bir şey yemeden, şehitlerin adını kütüphanelerde yaşatmak için çalışan 'kutsal görev ile görevli' bir yiğit Anadolu kadınıdır.

        Şehitlerimiz adını yaşatan, geleceğimizin emanetçisi nesillerimizin  bilgili-kültürlü olması için gayret gösteren;  isminin manasında var olan aydın-nur-ışık dolu neslin yetişmesi için kendini adayan, adanmış bir ruhun ismidir NURAN...

        Şu ülkede çok sayıda Nuranların var olması demek; ülkemizin karşı yamaçlarında güllerin;  ülkemizde ise tam donanımlı nesillerin yetişmesi demektir.

        Kütahya'nın Işıkkara Köyü'nden çıkan; mücadelesi- hizmetleri, gayretleri, samimiyeti ile 'kadının gücünü' ve 'samimiyetin neticesini' herkese gösteren Nuran Kamış... Yolun açık olsun...

 

        Adın Nuran; hedefin Turan
        Görev vermiş sana Yaradan;

        Gece-gündü hep koşuyorsun;

        Omuzlarda yükseliyor davan.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    Yorum Ekle
    Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
    Yorumlar
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.