26 Ağustos 1071’de Malazgirt zaferiyle bu topraklarda kesintisiz siyasî hakimiyetinin başladığını ilan eden Türk milleti yine bir 26 Ağustos gününde başlayan ve 30 Ağustos’ta zaferler sonuçlanan Büyük Taaruzla bu topraklardan Türklüğü sileceği hayaline kapılanlara hiç unutamayacakları bir ders vermiştir. Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa ve askerlerinin bu muazzam zaferi tarihimizin şanlı sayfalarında hak ettiği yeri almıştır. Bu iki tarih Türkiye Türklüğünün tarihinde son derecede hayatî öneme sahiptir.
Şurası bir gerçek ki, Türk milleti bu topraklarda kesintisiz siyasî hâkimiyetini 26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferi sayesinde kurmuştur. Osmanlılar, devletin en parlak devrinde devletlerini “Devlet-i ebed-müddet” yani sonsuza kadar yaşayacak devlet olarak tanımlamışlar, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk de bu tarih şuuruyla Türkiye Cumhuriyeti’nin “ilelebed payidar kalacağını” ifade etmiştir.
Asırlardır bayrak solmasın, ezan dinmesin diye kan döken yiğitler Anadolu’yu vatanlaştırdı ve ebediyen vatan kalması için bugün de aynı şekilde Kızıl Elma uğrunda şehadet şerbetini içmeye devam ediyorlar.
Aziz Türk Milleti,
Müslümanlığı kabul ettikten sonra İslam dininin savunucusu ve yayıcısı olan Türklerin bu fetihleri Haçlıların daima husumetini çekti. Öyle ki, Müslüman olmakla Türk olmayı eş tuttular. Haçlıların 1683 Viyana bozgunundan sonra Osmanlılara karşı siyaseti, Türkleri geldikleri Orta Asya bozkırlarına geri göndermekti. Şartlar uygun olduğunda da bunu gerçekleştirmek için çalıştılar. Bundan şikayet etmek, “bizim büyümemizi kimse istemiyor” diye serzenişte bulunmak manasızdır. Biz burada kendi gücümüz, bilgimiz ve aklımızla vatan tuttuk ve büyük devlet kurduk. Büyük devletler, başkalarının himmetiyle değil kendi akıl ve güçleriyle ortaya çıkarlar ve ayakta kalırlar.
Birinci Cihan Harbinden sonraki Türk Millî Mücadelesi bu uzun tarihî hesaplaşmanın çok önemli bir aşaması, bir yeniden diriliştir. 30 Ağustos Zaferi, bu büyük dirilişin mührüdür. Bu büyük mücadele, her yanı şehit kanlarıyla sulanmış bu aziz vatanın ebediyen Müslüman Türk yurdu olarak kalması, Bayrak şairinin ifadesiyle “Müslümanlıkla yoğrulmuş bu vatanı Müslümansız bırakmamak” için verilmiştir.
Farklı görüşlerimiz, siyasî tercihlerimiz olabilir ama söz konusu vatan olduğunda bunları bir kenara koyabilmeliyiz. Millî Mücadeleyi Gazi Mustafa Kemal ve Gazi Meclisin önderliğinde böyle bir anlayışla ve birlik ruhu ile kazandık.
Bugün de Türk devleti; yapıları ve amaçları farklı gibi görünen ama hepsi de küresel oyun kurucularla işbirliği yapan, onların bizi zaafa uğratmak için ileri sürdüğü üç terör örgütünün, FETÖ, IŞİD ve PKK’nın ve DHKP-C gibi diğer bazı örgütlerin ağır saldırıları karşısındadır. Bütün tahribata rağmen Türk milleti ve devleti bu hainlere haddini bildirecek, onların efendilerine de büyüklüğünü gösterecektir.
Unutmamamız gereken çok önemli bir husus da şudur: Savaşlar ve zaferler büyük ülküleri gerçekleştirmenin araçlarındandır. Asıl önemli olan bir ülkü için imar, inşa ve gönülleri kazanma faaliyetleridir. Ecdadımız bu yurdu sadece kılıçlarıyla değil fikirle, kalemle ve imanla imar ve inşa ettiler ve gönülleri kazanarak fethedip yurt haline getirdiler. Bizlere de düşen gerektiğinde bilfiil savaşarak vatanı savunmak; ondan sonra da Türk milletine ve insanlığa örnek olan medeniyet davamız için çalışmaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle Çağrı ve Tuğrul Beylerle Sultan Alp Arslan ve Kutalmışoğlu Süleyman şah’dan Osman Gazi’ye, Fatih’e, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e kadar bu vatanı bize armağan eden büyüklerimizi; al bayrağa kanlarının rengini veren ve onu bugüne kadar hiç soldurmayan, Şehitler tepesini boş bırakmayan şehitlerimizi, gazilerimizi minnet ve şükranla anıyoruz.
Fetih ve Zafer Haftası ve Zafer bayramı kutlu olsun. Allah Türk milletini ve vatanını her türlü düşmanın ve fitne odakların şerrinden korusun, Ordumuzu ve milletimizi daim muzaffer eylesin.
Türk Ocakları kocaeli şubesi başkanı Yücel Alpay Demir , yönetim kurulu üyeleri Doç. Dr. Gazi Ceylan Uçgun , Yrd. Doç. Tekin Yeken , Dr. Ayhan Arpacı , Sezin Türkkal , Hanife Akyayla , Yılmaz Danacı , Emre Denizbilgini
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Türk Ocakları 30 Ağustos açıklaması
Türk Ocakları 30 Ağustos açıklaması
26 Ağustos 1071’de Malazgirt zaferiyle bu topraklarda kesintisiz siyasî hakimiyetinin başladığını ilan eden Türk milleti yine bir 26 Ağustos gününde başlayan ve 30 Ağustos’ta zaferler sonuçlanan Büyük Taaruzla bu topraklardan Türklüğü sileceği hayaline kapılanlara hiç unutamayacakları bir ders vermiştir. Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa ve askerlerinin bu muazzam zaferi tarihimizin şanlı sayfalarında hak ettiği yeri almıştır. Bu iki tarih Türkiye Türklüğünün tarihinde son derecede hayatî öneme sahiptir.
Şurası bir gerçek ki, Türk milleti bu topraklarda kesintisiz siyasî hâkimiyetini 26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferi sayesinde kurmuştur. Osmanlılar, devletin en parlak devrinde devletlerini “Devlet-i ebed-müddet” yani sonsuza kadar yaşayacak devlet olarak tanımlamışlar, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk de bu tarih şuuruyla Türkiye Cumhuriyeti’nin “ilelebed payidar kalacağını” ifade etmiştir.
Asırlardır bayrak solmasın, ezan dinmesin diye kan döken yiğitler Anadolu’yu vatanlaştırdı ve ebediyen vatan kalması için bugün de aynı şekilde Kızıl Elma uğrunda şehadet şerbetini içmeye devam ediyorlar.
Aziz Türk Milleti,
Müslümanlığı kabul ettikten sonra İslam dininin savunucusu ve yayıcısı olan Türklerin bu fetihleri Haçlıların daima husumetini çekti. Öyle ki, Müslüman olmakla Türk olmayı eş tuttular. Haçlıların 1683 Viyana bozgunundan sonra Osmanlılara karşı siyaseti, Türkleri geldikleri Orta Asya bozkırlarına geri göndermekti. Şartlar uygun olduğunda da bunu gerçekleştirmek için çalıştılar. Bundan şikayet etmek, “bizim büyümemizi kimse istemiyor” diye serzenişte bulunmak manasızdır. Biz burada kendi gücümüz, bilgimiz ve aklımızla vatan tuttuk ve büyük devlet kurduk. Büyük devletler, başkalarının himmetiyle değil kendi akıl ve güçleriyle ortaya çıkarlar ve ayakta kalırlar.
Birinci Cihan Harbinden sonraki Türk Millî Mücadelesi bu uzun tarihî hesaplaşmanın çok önemli bir aşaması, bir yeniden diriliştir. 30 Ağustos Zaferi, bu büyük dirilişin mührüdür. Bu büyük mücadele, her yanı şehit kanlarıyla sulanmış bu aziz vatanın ebediyen Müslüman Türk yurdu olarak kalması, Bayrak şairinin ifadesiyle “Müslümanlıkla yoğrulmuş bu vatanı Müslümansız bırakmamak” için verilmiştir.
Farklı görüşlerimiz, siyasî tercihlerimiz olabilir ama söz konusu vatan olduğunda bunları bir kenara koyabilmeliyiz. Millî Mücadeleyi Gazi Mustafa Kemal ve Gazi Meclisin önderliğinde böyle bir anlayışla ve birlik ruhu ile kazandık.
Bugün de Türk devleti; yapıları ve amaçları farklı gibi görünen ama hepsi de küresel oyun kurucularla işbirliği yapan, onların bizi zaafa uğratmak için ileri sürdüğü üç terör örgütünün, FETÖ, IŞİD ve PKK’nın ve DHKP-C gibi diğer bazı örgütlerin ağır saldırıları karşısındadır. Bütün tahribata rağmen Türk milleti ve devleti bu hainlere haddini bildirecek, onların efendilerine de büyüklüğünü gösterecektir.
Unutmamamız gereken çok önemli bir husus da şudur: Savaşlar ve zaferler büyük ülküleri gerçekleştirmenin araçlarındandır. Asıl önemli olan bir ülkü için imar, inşa ve gönülleri kazanma faaliyetleridir. Ecdadımız bu yurdu sadece kılıçlarıyla değil fikirle, kalemle ve imanla imar ve inşa ettiler ve gönülleri kazanarak fethedip yurt haline getirdiler. Bizlere de düşen gerektiğinde bilfiil savaşarak vatanı savunmak; ondan sonra da Türk milletine ve insanlığa örnek olan medeniyet davamız için çalışmaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle Çağrı ve Tuğrul Beylerle Sultan Alp Arslan ve Kutalmışoğlu Süleyman şah’dan Osman Gazi’ye, Fatih’e, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e kadar bu vatanı bize armağan eden büyüklerimizi; al bayrağa kanlarının rengini veren ve onu bugüne kadar hiç soldurmayan, Şehitler tepesini boş bırakmayan şehitlerimizi, gazilerimizi minnet ve şükranla anıyoruz.
Fetih ve Zafer Haftası ve Zafer bayramı kutlu olsun. Allah Türk milletini ve vatanını her türlü düşmanın ve fitne odakların şerrinden korusun, Ordumuzu ve milletimizi daim muzaffer eylesin.
(8).jpg)
Türk Ocakları kocaeli şubesi başkanı Yücel Alpay Demir , yönetim kurulu üyeleri Doç. Dr. Gazi Ceylan Uçgun , Yrd. Doç. Tekin Yeken , Dr. Ayhan Arpacı , Sezin Türkkal , Hanife Akyayla , Yılmaz Danacı , Emre Denizbilgini
En Çok Okunan Haberler